Büyük acıları hakkını vererek tarif etmek gerçekten çok zor. Bazen sadece oturup üzülmek geliyor insanın elinden. Büyük bir acının karşısında büyük bir sessizlik oluşuyor sadece.
Bazen de birkaç soru geliyor insanın aklına ormanlar cayır cayır yanarken.
Orman yangınları öyle büyük bir acı ki.
Yanan her bir ağaç, her bir canlı ayrı ayrı anlatılmayı hak ediyor. Yitip giden her bir canlı onurlandırılmayı hak ediyor. Yüzbinlerce, belki milyonlarca ağacın yandığı bir süreçte ‘ormanlar yandı’ cümlesi bana çok insafsız geliyor.
O ağaçlardan bir tanesi kovuğunda bir sincapa annelik yapmıştı. Bir tanesi bir kuşun yuvasının temeliydi. O kuş başkasını değil de o ağacı çok severdi. Bir tanesi yüzbinlerce arının en çok sevdiği, en çok çam balı için öz topladığı ağaçtı. Ağaçlardan bir tanesi çok yardımseverdi. Kurumak üzere olan deneyimsiz yeni yetme kızıl çamlara kökleriyle destek olurdu. Ağaçların dayanışması, onun gibi ağaçların örnek olmasıyla daha kitlesel bir düzeye ulaşıyordu.
Yüzlerce dereceye ulaşan alevlerin arasında yanarak can veren geyikler, ayılar, tilkiler, biz insanlar hakkında ne düşünüyordu acaba. Ormanların yanmasına müsade edeceğimizi hiç düşünmüşler miydi ki.
Yukarılardan bakınca deniz kenarlarında kurduğumuz betonların içinde yaşadığımızı görüp bizim için üzülüyorlar mıydı acaba. Bastıkları toprağın, gölgesinde durdukları ağacın, içtikleri suyun saflığını düşünüp mutlu oluyorlar mıydı?
Belki de bizim yaşamımızı görüp, şehirlerden uzakta oldukları için kendilerini şanslı sayıyorlardı.
Ama bizden kaçamadılar.
İnsanların sorumsuzluğundan, önlem almamasından, müdahalede yetersiz kalmasından kaçamadılar.
Etrafını alevler sardığında kaçacak hiçbir yeri kalmayan hayvanların çaresizliğini anlayabilmek için empati yapabilir miydik?
Empati yapsaydık ve bir yangın çıkarsa tek başlarına ve çaresiz kalmasınlar diye neler yapabilirdik?
Önlem alabilir miydik?
Hayvanlar için kaçış yolları yapabilir miydik?
Onlar için hiçbir şey yapamaz mıydık?
Yapabilir miydik.
İsteseydik.
Yapabilirdik.
Yoksa bir önemi yok mu? Yanan ormanın yerine yeni fidanlar dikeriz olur biter mi?
Alevleri görünce sadece ağaçların değil, hayatın yandığını görebilmek için kaç ihale yapmak gerekirdi?
Her şeyin yenisiyle değiştirilebileceğini zannetmemek için ne yapabilirdik?
Bazı şeylerin yerine yenisi konamaz.
Bazı hayatlar yanar.
Sonra yeni hayatlar başlar.
Yanan hayatlar başkadır.
Biz onların ismine topluca, “Yanan hayvanlar” dedik diye, topluca “Yanan Ormanlar” dedik diye, yerine konacak olanlar her şeyi düzeltmez.
Ağaçlar çığlıklarla yandı, öyle çok yandılar ki hayvanların çığlıklarını duyamadık.
O hayvanların duyguları da yandı.
Annelik duyguları da yandı.
Sincap yavrularının, geyik yavrularının yaramazlıkları da yandı.
Yılandan çekinerek dereden su içen kuşun korkusu yandı, yılan da yandı.
Civcivlerini peşine takıp, ikide bir arkasını dönüp eksilen var mı diye bakan yaban ördeklerinin tedirginliği yandı.
Hayatını cayır cayır yanan ormanlarda geçirmiş yöre halkının, ağaçlara börtü böceğe beslediği sevgi yandı. Tamam, orman köylerinde yaşayanlar doğayı severler, başka ağaçları da severler ama her gün dalına dokunduğu köküne bastığı ağaçları ayrı severler.
Egelilerin, Akdenizlilerin, Anadolu insanının sevdikleri yandı.
Sevdiklerimiz yandı.
Sevgimiz de yandı.
Yanan sadece ormanlar mı?
![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |